Merve ERSOY Oynatmaya az kaldı; Deccal'im nerde?
escort masaj Konya escort Sakarya escort Samsun escort Kocaeli escort Kayseri escort İzmir escort Hatay escort Gaziantep escort Diyarbakır escort Ankara escort Adana escort Antalya escort Bursa escort Mersin escort Aydın escort Balıkesir escort Çanakkale escort Kıbrıs escort Kütahya escort Manisa escort Muğla escort Tekirdağ escort Trabzon escort Yalova escort Isparta escort Kahramanmaraş escort Ordu escort Rize escort Sivas escort Afyon escort Aksaray escort Giresun escort Şanlıurfa escort Yozgat escort Erzurum escort Amasya escort Çorum escort Tokat escort Uşak escort Van escort Bolu escort Burdur escort Kırşehir escort Niğde escort Osmaniye escort Zonguldak escort Düzce escort Edirne escort Erzincan escort Karabük escort Karaman escort Kastamonu escort Kırıkkale escort Kırklareli escort adana mutlu son istanbul mutlu son ankara mutlu son izmir mutlu son bursa mutlu son antalya mutlu son konya mutlu son şanlıurfa mutlu son gaziantep mutlu son kocaeli mutlu son mersin mutlu son diyarbakır mutlu son hatay mutlu son manisa mutlu son kayseri mutlu son samsun mutlu son balıkesir mutlu son kahramanmaraş mutlu son van mutlu son aydın mutlu son tekirdağ mutlu son sakarya mutlu son denizli mutlu son muğla mutlu son afyon mutlu son amasya mutlu son batman mutlu son çanakkale mutlu son çorum mutlu son düzce mutlu son edirne mutlu son elazığ mutlu son erzurum mutlu son eskişehir mutlu son giresun mutlu son ısparta mutlu son kastamonu mutlu son uşak mutlu son kütahya mutlu son malatya mutlu son ordu mutlu son trabzon mutlu son rize mutlu son sivas mutlu son tokat mutlu son aksaray mutlu son yalova mutlu son yozgat mutlu son zonguldak mutlu son Arnavutköy escort Ataşehir escort Başakşehir escort Esenler escort Esenyurt escort Fatih escort Gaziosmanpaşa escort Kağıthane escort Kartal escort Küçükçekmece escort Maltepe escort Sarıyer escort Pendik escort Sultangazi escort Ümraniye escort Zeytinburnu escort Adapazarı escort Aksu escort Anamur escort Antakya escort Atakum escort Belek escort Beykoz escort Buca escort Çankaya escort Çorlu escort Dalaman escort Edremit escort Erdemli escort Gaziemir escort Gazipaşa escort Gölcük escort Gümbet escort Gümüşlük escort İlkadım escort İnegöl escort İskenderun escort Karşıyaka escort Kaş escort Kavaklıdere escort Keçiören escort Kepez escort Konak escort Konyaaltı escort Köyceğiz escort Menderes escort Menemen escort Menteşe escort Mezitli escort Ödemiş escort Odunpazarı escort Osmangazi escort Pamukkale escort Şahinbey escort Serdivan escort Seyhan escort Side escort Şile escort Silifke escort Silivri escort Tarsus escort Tire escort Torbalı escort Toroslar escort Turgutreis escort Yalıkavak escort Bandırma escort Çerkezköy escort Kahramankazan escort Elbistan escort Milas escort Polatlı escort Çarşamba escort Ceyhan escort Nazilli escort Söke escort İznik escort Susurluk escort Melikgazi escort Yıldırım escort Bafra escort Akçaabat escort Salihli escort Akhisar escort Soma escort Turgutlu escort Yatağan escort Köyceğiz escort Merzifon escort Lüleburgaz escort Sandıklı escort Gelibolu escort Çan escort Dörtyol escort
Oynatmaya az kaldı; Deccal'im nerde?
Merve ERSOY
Yazar Profili

Oynatmaya az kaldı; Deccal'im nerde?

Bir gün bir rüya gördüm. Dünya küçülmüş gözümde. Sanki yeni yaratılmış gibi her yan buharlı. Bugünki İzlanda diye bildiğimiz yere doğru yönelip oturuyorum karaya. O derece küçük yani dünya kıyas edilince benle. Ayaklarımı okyanusa daldırıyorum. Canım sıkılıyor yine her zamanki gibi. Kısa bir süre sonra buharlar çekiliyor. Kıtalar yeşilleniyor. Asya'yı da görüyorum Avrupa'yı da Amerika'yı da. Sırtıma da bir soğuk vuruyor, dönüp bakıyorum ki Kuzey kutbu. Sonra, Ümit olduğum aklıma geliyor. Aklıma gelir gelmez İki kule yükseliyor Amerika tarafında. Gri, parlak, metalik iki kule. Pek önemsemiyorum. Eğilip, çenemi dayayıp sağ elimin sırtına suya bakıyorum. Ben susarken okyanustaki yansımam/yüzüm "Deccal'im nerde?" diyor. Yansımadaki yüzümün yanından iki siyah balık hızlıca geçip, bir süre sonra havaya fırlıyorlar ve ikiz kulelelere doğru uçuyorlar. Gidiyorlar, gidiyorlar ve kulelere çarpıyorlar.

Fazla terlemeden uyanmışım. Bu rüyayı 11 Eylül patlamasından birkaç gün sonra görmüştüm. Uçan balıklar belgeselinin etkileri olduğunu düşünüp önemsememiştim. Dün bir daha gördüm bu rüyayı. Yine terlemeden uyanmışım. Çay koydum. Kahvaltı yaptım. Musluğun yanına düşmüş bir üzüme üşüşen karıncaları gördüm. Biliyor musunuz, onlar organik olan şeyleri ayırt edebiliyorlar.

Bir eğitim öğretim yılı daha kapımıza geldi dayandı. 2014-2015. Ne yaptım bu yaz aylarında? Yan geldim yattım. Çalıştım da tabii. Kendimce uğraşılarım var. Fakat öte yandan, gerek bu yan gelip yatmaların artması, aynı zamanda kendimce uğraşılar dediğim uğraşılarla meşgul olurken çok önemli bir konudan da kaytarmaya çalıştığımı fark ettim. Mehdilik çalışmalarını aksatıyordum. Dün gördüğüm rüyanın bir uyarı olduğunu anlamadım, değil. Rüyadan önce de birtakım balıklarla ilgili belgeselleri izlemiştim. İnsanlarla ilgili belegeselleri de izleyebilirim fakat hep aynı şeyler hep aynı şeyler. Hep aynı şeyleri yapıyorlar. Hayvan belgeselleri daha ilginç. İşte, bu tür balık belgesellerini izlemek bu tür rüyalara sebep oluyor aslında.

itiraf edeyim edeyim, içten içe bekliyorum Deccal'i. Ben o soruyu yıllar önce ona sorduğumda o bana işareti vermişti... Şu tembel halimle alay eder gibi bir daha vermişti işareti. Deccalim nerde? Yüzümün yanından geçen iki balık ve ikiz kulelere doğru uçup yapışmaları...

O da kimsenin bilmediği dilden konuşuyordu; herhangi bir kelimeyle değil. Balıkları kelime etmişti...

Çok tembel değilim aslında. Aslına bakarsanız halledemeyeceğim iş yok. Fakat halletme planları, taktikler falan...kafamda eskiyor sanki. Yapmışım gibi kuvvetlice bir his yerleşiyor. Dikkatli düşünülürse, yapılmak istenen herhangi bir şey yapıldıktan sonra sadece bir düşünce parçasıdır. Ben bunu kısa yoldan yapıyorum: hiçbir şey yapmıyorum. Deccal benimle dalga geçiyor. Çünkü gördüğüm kadarıyla karıştırmadığı halt kalmadı dünyada; şu son 100 yıldır da azıttıkça azıttı.

İnsanlıktan Mehdiliğe geçiş aşamasında galiba birtakım zihinsel kalıt-kalıpları henüz atıp kurtulamadım sanırım. Ne demek istiyorum.? Yani ben neydim eskiden? Hım?.. İnsandım. Haliyle, şimdi Mehdi olsam bile, deccal-düşman deyince bir insan yüzü arıyorum kalıt-sal kanıksal olarak. Belki de gerçekten bir insan yüzüne sahip o. Sokakta yürürken karşıma çıkmasını bekliyor da olabilirim.

Şu Didim'e geldiğimden beridir gördüğüm şeytanları hiçbir yerde görmedim. Düşündüm durdum... Acaba o gördüklerimden, tanıdıklarımdan biri miydi? İnsan yüzüne bürünmüş bir deccal?.. Hayır. Neden hayır? Çünkü burada gördüğüm şeytanları uzun soluklu incelediğimde hep insani zaaflarla karşılaşıyordum; küçük çıkarlar, küçük hesaplar. Mekanizmalar huylandırmadı beni desem, yalan söylemiş olurum. Yani, bakıyorsunuz, küçük hesaplar bu insanları büyük şeytanlara çevirdiyse eğer, ... diyordum, acaba? diyordum... hayır, diyordum. Hatırıma getirmek istemediğim o soruya doğru gidiyordum..da işte şu tembellik beni yine alıkoyuyordu bir çeşit adım atmaktan. Saf bir şeydi o! saf'lık sıfatı pek yakışmıyor gibi dursa da.. o saf bir şeydi, saf biriydi. Hiçbir güzellikte ve de hiçbir çirkinlikte, ve toplamlarında bulamayacağınız derecede bir saflık. Her şeyi yutabilen bir boşluk-su; karanlığın yokluğu, ve aydınlığın yokluğu.

Akşama doğru gittim köfte yedim.Sonra, Kipa'ya uğradım. Armut Malt'ı ve Haribo Berries aldım. En son iki sene önce yemiştim hariboyu. Ciddiyetsiz bir Mehdiyim! diye geçirdim içimden.

11 Eylül ile ilgili Banu Avar'ın bir programını izledim. Zaten o zamandan bu zamana kendi çapımda inceledim, herkes gibi ben de. Banu Avar işin siyasi, politik, ekonomik, çeteik taraflarını inceliyordu.

11 Eylül'ün ilk görüntüleri gelmeye başladığında bir şey dikkatimi çekmişti. İki tane devasa kule, çelik metal beton mobilya insan yıkılıyor ve yıkıldığı yerde bir avuç hurda kalıyordu sadece. Bir çeşit nükleer silah kullanmışlardı. Nötrinolu mötrinolu. Maddeyi toza ve ısı enerjisine dönüştüren. O metal yığınlarının çoğu, kuleler yıkılırken zaten buhar-ısı olarak semaya uçmuştu bile. M=m+enerji. Küçük olan m kalan bir avuç yığıntı kütlesi. Büyük M yıkılmadan önceki toplam kütle.

Yani Deccal bana dedi ki mesajında, alırım kütleni kimsenin haberi olmaz. Balık ise kısmet demekti. Kısmetin bu diyordu, o tarafa bak diyordu.

Zuhr maddesizdir. Deccal'în görünmezliği, zuhrumun kati ispatı.

Oynuyor benimle hayvan herif. Fakat ben de onu tembelliğimle gebertmeyi düşünüyorum. Bir şeyin karşıtı yoksa kendi de aslında yoktur. Çok akıllıyım ben. Evet. 

şişme bebek hgs yükle hgs yükleme hgs bakiye yükleme trafik cezası ödeme trafik cezası sorgulama
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Diriliş Ertuğrul İlk Sırada!
Diriliş Ertuğrul İlk Sırada!
Ferhat Göçer Basın Toplantısını İptal Etti
Ferhat Göçer Basın Toplantısını İptal Etti