Toplum olarak işsizliği kader olarak algıladığımız için Allah'a şükür diyerek sineye çekeriz. Allah'a elbette binlerce şükür edeceğiz. Ama Allah'a şükür etmekle mücadele etmeyi birbirine karıştırmayacağız. Ülkemizin daha müreffeh seviye gelmesi ve gelişmesi için üreteceğiz. Kısacası halimize şükrederek kaderimize razı olup, tembel tembel oturmayacağız. Unutmayalım ki Allah, tembellerin değil, çalışkanların dostudur.
Peygamber Efendimiz, bir gün yolda yürürken yol kenarında miskince oturan kişiye selam vermeden geçmiştir. Peygamber Efendimiz, aynı yoldan geri dönerken miskince oturan kişinin eline taş alarak oyalandığını görür. Bu sefer, o kişiye selam verir. Peygamber Efendimizin yanındaki sahabe, giderken aynı kişiye selam vermediniz. Ama dönüşte selam verdiniz. ‘Bundaki sır nedir?’ diye sorar. Peygamber Efendimizde, o kişi giderken hiçbir şeyle uğraşmadan miskince oturuyordu. O yüzden selam vermedim. Dönüşte ise elinde taşlarla oyalanıyordu. O yüzden selam verdim.
Bu minval üzere anlaşılıyor ki miskinler, Allah'ın selamına dahi layık değildir.
Ülkemizde iktidarlar, insanları miskinliğe değil, üretmeye alıştırmalıdır. İnsanlarda, devamlı üretmenin yollarını arayarak ekonomiye katkı sağlamalıdır. Böylelikle el ele vererek ülkemizi geliştirmeli ve eskiden olduğu gibi dünyada tek söz sahibi yapmalıyız. Gelecek nesillere büyük bir Türkiye emanet etmenin başka yolu yoktur.