Kalemin ucu, zihinsel ürünleri yazar. Bu açıdan bakıldığı zaman her kalem, fikirlerin sözcüsüdür.
Şu yaşamda tek doğru olan şey ise kalemin ucunun yazdığı fikirlere gereken değeri vermektir. Sevgi ve vicdan ölçülerini baz alarak fikirlere değer veren toplumlar, tarafsız aydınlar yetiştirirler. O tarafsız aydınlarda, topluma olan borçlarını ait oldukları toplumu zirveye taşıyarak öderler. Bu durumun aksi ise zavallılıktan başka bir şey değildir.
Adorno, "İnsanların, yaşamlarında en büyük büyüteç gözlerindeki kıymıktır." der. İnsanlar, gözlerindeki kıymığın farkına varmadıkları takdirde kendilerini kusursuz sanırlar ki bu da kendilerini basit insan konumuna düşürür. Basit insanlar ise biri ya da birilerinin emir eri gibi yaşamaktan rahatsızlık duymazlar. Basit insanlar, fosseptik çukuru gibi etraflarına rahatsızlık verdiklerinden dolayı durumları çok hazindir.
Kalem, bilgi ve bilimin insanlığa yaydığı ışıkta ampul görevini görür. İnsanlar, bugüne kadar kalem sayesinde bilgilenmiş ve aydınlanmışlardır. Kalem olmasaydı insanlık ilerleme sağlayamaz ve her insan, basit insan olmaktan öte yol alamazdı.
Bugüne kadar halkın nabzını hep kalem tutmuştur. Gerçek yaşamdan kaçan insanların karşısına gerçeği yine kalem koymuş ve haddini bilmesini sağlamıştır.
Kalemin doğru yazması için yazarın doğru yolda olması gerekir. Çünkü doğru yolda olan yazarlar, doğru fikirler üretirler.
Kalem, kendilerinin var olmasını her şeyin üstünde tutan yazarların eline geçmişse o zaman dünyada kalemden daha tehlikeli silah yoktur. Çünkü o toplum, eninde sonunda yıkılmaya mahkumdur.
Kalem, kendisiyle ve yazdıklarıyla hesaplaşan yazarların elinde olduğu sürece kaliteli nesillerin yetişmesine aracılık edecektir.
Ve kalem, bir gün utancından susarsa o gün insanlığın ışığı sönmüştür.