Bu devirde genç olmak zor. En başta teknoloji baş döndürücü hızla gelişiyor. Daha çocukluktan itibaren televizyon, telefon, tablet ve oyun konsollarının etkisinde kalan gençler, muhakeme yeteneklerini kaybediyorlar. Muhakeme yeteneklerini yitiren gençler ise toplumun bir yerlerde yitip giden kayıp enerjileri oluyorlar.
Bugün toplumumuzun en büyük kaybı teknolojinin kurbanı olan gençlerimizdir. Ancak kimse yitip giden gençliğin farkında değil.
Günümüz gençlerine bakıldığı zaman birçoğu, sadece maddiyatla mutlu olunabileceğini düşünüyor. Bu yüzden ruhları maddenin esiri olmuş. Dilleri caps, besinleri ise cips olan bir gençliğin sağlıklı düşünmesi ve sağlıklı kararlar alabilmesi imkansızdır.
Gençliğin geleceğe yönelik en büyük kaygısı ise maddiyat olmuş. Gençler en fazla iyi kazanç getiren bir iş bulamamaktan korkuyor. İnsanlık, erdem ve maneviyat ise gençliğin umurunda değil.
Toplumdaki yetişkinler ise sürekli gençleri suçluyor. Sanki o gençleri yetiştiren onları suçlayan yetişkinler değil de bir başkası.
Şimdi yetişkinlere sormak gerek.
Onları yetiştirirken yüreklerine dokunabildiniz mi?
Onları yetiştirirken akıllarına dokunabildiniz mi?
Onların duygularını, arzularını, umutlarını ve hayallerini anlayabildiniz mi?
Onların vicdanlı ve erdemli bir birey olarak yetişmesi için ne yaptınız?
Televizyon, bilgisayar, telefon, tablet ve oyun konsolu başında yetişen bir gençlikten ne bekliyorsunuz da onları suçluyorsunuz?
Gençlerden çok şey beklemek için onları, eğitim ve öğretim ile yetiştirmek gerekir. Gençlik, ilim sahibi olursa hissiyatına dokunmakta kolay olur.
Gençliğin sadece aklını değil, ruhunu da beslemek erdemli bir birey olmaları için şarttır. Vücudun gıdaya ihtiyacı olduğu gibi ruhunda ilme ihtiyacı vardır. İlimsiz bir ruha sahip olan gençlik, değil yetişkinlerin ihtiyaçlarına kendi ihtiyaçlarına dahi cevap veremez.