Paranın gücü söz konusu olduğu zaman emek ve neticesinde elde edilen ekmek kimsenin gözüne gözükmüyor.
Bu dünyada zengin, kendisi için para kazanırken, gariban ise evdeki çoluk çocuğu için para kazanır. Bu yüzdendir ki zengin, çocuğuna en pahalı oyuncakları alsa da çocuğunu mutlu edemezken, garibanın çocuğu, babasının getirdiği 1 lira dahi olmayan bir gofretle sevinçten havaya uçar. Gözlerinin içi güler.
Paranın gücü söz konusu olduğu zaman her türlü hakkın çiğnenmesi haktır. Çünkü gariban adamın yanında kimse yer almazken, zengin adamla el sıkışmak için sıraya girenlerin haddi hesabı olmaz. Zengine el verilirse garibanda, doğal olarak satılmış olur.
Zenginle birlikte birde insanlar vicdansız olunca dünyada hak yemek normal bir şeymiş gibi görülüyor. Hatta zengine el verip çıkar sağlamayana enayi deniliyor.
Karınca dahi küçük bedenine rağmen çalışkanlığıyla kendisini kimseye ezdirmezken koskoca akıl sahibi insanların, kendilerini güce ve paraya ezdirerek üstüne birde garibanı satmalarını anlamak mümkün değil.
Dünyada belki de ayağına giyecek doğru dürüst bir ayakkabısı dahi olmayan garibanların, altlarında son model BMV ve Mercedes ile gezenler tarafından ezilmesine izin veren sisteme lanet okumaktan başka elden bir şey gelmiyor.
Bu hususta esas suç garibanı koruyamayan yasalarda olduğu kadar kendi paçasını kurtarmak için zenginin ve gücün yanında yer alan insanlarda da var.
Ama şunu unutmamak gerekir ki umutları daima karanlıkta olan, yaşamlarında daima sırtından vuruldukları için yüreklerine kan damlayan, dertleri hiçbir zaman bitmeyen, söz verdi mi sözünde duran ve kuru ekmeğe dahi şükür eden garibanın ahı hiçbir zaman yerde kalmaz.