Yaşamın, herhangi bir sıkıntı çıkmadan düzgün akıp gitmesi için insanlar kurallar koyarlar. Bu kurallar ise toplum içerisinde bir gücü temsil ederler. Ancak bu güç, güçlüden yana kullanılarak masumun hakkını çiğneyince çirkinleşir. Bu çirkinliklere dirayet gösteremeyen insanlar ise çıkmazlar içerisinde sürdürdükleri yaşamlarında çıkış noktaları ararken güçlüden taraf olurlar. Sonuçta ezilen yine mazlumlar olur.
Güçlü insanlardan nefret eden insanlar, çıkarları için güçlüden taraf olup, mazlumu ezmeye kalkışınca da vicdanlara operasyon düzenlenmesi gerekiyor.
İnsanlık damarını yitiren insanlar, umut kırıntılarına muhtaç kaldıysa, yaşamdaki gerçeklerinden kaçıyorsa, battığı faiz batağından kurtulmak için mücadele ederken yorgun düştüyse ve yaşamlar harabeyi andırıyorsa kimse kendini kandırmasın. Mutsuzuz.
Oysa insanlar, ara sıra vicdanlarına operasyon düzenleseler ve yaşamlarının muhasebesini yapsalar, yaşam çok daha güzel olacak. İnsanlar, yaşamak istiyorlarsa büyük düşler peşinde koşmalıdırlar. İnsanlar, yaşamın kurallarını düzgün işlettikleri sürece başkaları tarafından yazılan kadere mahkum olmazlar. Çünkü yaşamın kuralları düzgün işlediği sürece kendi yaşam mücadelesini kendileri veren insanlar, kendi kaderlerini yazma imkanına da sahip olurlar.
Vicdanlarına operasyon düzenlemeden yaşayan insanlar, sadece kendi yaşamlarından sorumlu değildirler. Aynı zamanda gelecek nesillerin sorumluluğunu da omuzlarında taşırlar. Bu nedenle çocuklarımızın gülen gözlerinin içerisine gülen gözlerimizle bakmak için vicdanlı bir şekilde yaşamak, yaşantılarımızı sorgulamak, dokunulmaz adamlar yerine geleceğe ışık saçacak adamlar yetiştirmeliyiz.
İnsanlar, hatalarına alkış tutan insanları yanlarında tutarken, hatalarını eleştirenleri ise dışlamaktadır. Vicdanlarına operasyon yapmayan insanlar, bunun farkında dahi değiller.
İnsanlar, umutsuzluğu bir kenara bırakarak yaşamın ipini göğüslemek için sonuna kadar mücadele etmelidir. Sadece ceplerimizi değil, insanların gönüllerini de doldurmak istiyorsak vicdanlarımıza operasyon düzenlemeyi ihmal etmeyelim. Aksi takdirde yaşamın ipi, dar ağacındaki yağlı urgan gibi boynumuzu sıktıkça sıkar.