Fakir olmak insana paylaşmayı öğretir.
Fakirin sofrasında büyük bir lezzet vardır. Çünkü fakirin ikramında samimiyet vardır.
Fakirin sohbeti insanın yüreğini ısıtır. Çünkü fakirin sohbetinde iki yüzlülük, riyakarlık yoktur. O duygularını ve düşüncelerini ifade ederken samimidir.
Fakirin sevgisi de samimidir. Onların sevgilerinde bölünmüşlük bulamazsınız. Onlar, aile içerisinde dahi birbirlerine arkadaş gibi davranırlar. Birbirlerinin en iyi dostudurlar. Onların sevgi tarafları hiçbir zaman eksik kalmaz. Daima dopdoludur.
Fakirlik insana çok şey öğretir. En başta hayatı. Sabırlı olmayı. Zor zamanlarda birbirine kenetlenmeyi. Cömertliği. Eldeki imkanlarla mutlu olmayı. Birbirlerinin dertleriyle dertlenmeyi, sevinçleriyle sevinmeyi.
Fakirlik insanı birçok şeyden yoksun bırakır. Onlar, öyle diledikleri gibi gezip tozamazlar. Fakir çocukları öyle istedikleri oyuncaklarla oynayamazlar. Ama yaratıcıdırlar. Kendi oyuncaklarını kendileri üretirler. Örneğin çoraptan top, tenekeden araba yaparlar. Onların yaşam koşulları ağırdır. Eksikleri hiç bitmez. Onlar için para biriktirmek ise hayal dahi edilemez.
Fakirlik, yaşamın en ağır sorumluluklarından biridir. Herkes, bu sorumluluğu kaldıramaz. Onlar, kendilerine karşı cimri olsalar da etraflarına karşı cömerttirler. Onların gerçeği yokluk olduğu için hayallerini de yokluk üzerine kurarlar. Her şeye rağmen yaşam mücadelesinden vazgeçmezler.
Onlar, yaşamlarındaki tüm olumsuzluklara rağmen etraflarına sevgi dağıtırlar. Yüzlerindeki içten gelen samimi gülümseme buz kesmiş yürekleri dahi ısıtır. Onlar, yaşamdan ümitlerini kesmeden çalışır ve didinirler.
Ve etraflarına dağıtacak paraları olmasa da içlerinde yaşattıkları sevgileri vardır. O sevgiyi ise etraflarına cömertçe dağıtırlar.