Hayatımızda yaptığımız en anlamsız arayışlardan biridir kusursuzu aramak. Aynı zamanda boş bir uğraştır. Kusursuzu bulamayan insanlar, günümüzde çileden çıkmış olacak ki parası olan herkesi kusursuz görürken, garibanın ise gözünün üstündeki kaşı kusur olarak görüyor.
Kusursuz olmanın ölçüsü para olunca parası olanın yaptığı her türlü alçaklığı görmezden gelen insanlar, kendilerini paraya ulaştıracak her türlü alçaklığı yapma cesaretini kendilerinde buluyorlar. Paraya ulaşırsa namuslu, ulaşamazsa namussuz oluyorlar.
Aklınızdan; 'Vicdan ne olacak?' gibisinden bir soru geçebilir. Ancak aklınız böyle bir soruda takılı kalmasın. Çünkü kusurları örten para, vicdanlarda da susturucu görevini görüyor.
İnsanlar, kusursuz olmak için paranın peşine takılınca geleneksel yapıdan da uzaklaştılar. Bu da fedakarlık, gurur gibi kavramların üstüne bir çizgi çekti. Para ile her şeyi başarabileceklerine inanmış insanlar, başlarını koyup ağlayacak bir omuz bulamasalar da akıllanmıyorlar. Yaptıkları alçaklıklardan hiçbir üzüntü duymuyorlar. Tam aksine yaptıkları alçaklıklar akıllarına geldikçe insanlara karşı kinleri alevleniyor. Çünkü bu alçaklıkları yapmaya onları, insanlar itmiştir. Kendileri ise tamamen kusursuzdur.
Sonuçta kusursuzu arayan insan, kusursuzluğu yine kendinde buluyordu. Kendi anlayışlarına göre haksızda sayılmazlar. Dünyanın ortamına ve sistemine bakıldığı zaman şerefli, adaletli ve dürüst davrananların daima kaybettiği görülür. Şiddetli arzuları yaşamlarının ideali haline gelmiş günümüz insanının ise kaybetmeye tahammülü yoktur.
İnsan, hayata ilk adımını attığı zaman gerçekten kusursuzun peşindedir. Aynı zamanda kusursuz olmanın da. İnsan, yaşadıkça filmin başka olduğunu, dünyadaki sistemin kendi dünya görüşlerinden farklı işlediğini anlıyor. Sonunda kusursuz olmak gibi bir gayeye ulaşmak için mutlaka alçaklık yapmak gerektiğine kanaat getiriyorlar.
Filmde bundan sonra sarmaya başlıyor.
Geçmiş olsun!