Hepimiz, kendimizi iyi tanıdığımızı sanırız ama kalbimizin derinliklerinde saklı olanları gün yüzüne çıkarmadan gerçek yüzümüzün ak mı, yoksa kara mı olduğunu hiçbir zaman bilemeyiz.
Bazı olaylar karşısında öyle davranışlar sergileriz ki kendimiz dahi kendimize şaşarız. Hatta ben bunu nasıl yaptım diye üfler tüfleriz ama nafile. Sonuçta böyle bir olayın yaşanması ve bizim, üflediğimiz ve tüflediğimiz davranışları sergilememiz bir tesadüf değildir. Allah, bu olay ile kendi nefsimizi bize göstermiştir. Biz ise nefsimize bir defa daha yenik düşerek bunu her ne kadar kabullenmek istemesek de nefsimizi köreltmediğimizin bilincinde olmalı, Allah’ın, bizlere gerçek yüzümüzü gösterdiği olaylardan gerekli dersleri çıkarmalıyız.
Bugün insanlık mahfü perişan bir haldedir. Dünyaya bakıyorsunuz kan gölünden farksız. Çocukların öldürüldüğü, kadınların dünya genelinde şiddete maruz kaldığı bir dünyada, nefretin hakim olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Kapitalizm, insanlığı paranın kölesi yapmış.
Tüm bunların olmasında ki sebep ne?
İnsanlığın, kalbinin derinliklerine inerek kendi sırlarına vakıf olamaması. Aslında insanlık, kendi sırlarına vakıf olmak istemiyor. Çünkü bunun tuzlu bedelini ödemekten kaçınıyor. Olgunluk ve doğruluk, günümüz insanlığına göre kavramlar değil. Bugüne kadar duymak istediklerimizin insanı olduk. Yüzümüze söylenenlerin yalan olduğunu bile bile inandık. Üstelik esas gerçeğin arkamızdan konuşulanlar olduğunu bile bile.