Gönüller samimi olmayınca sevgilerde iki yüzlü oluyor. Böylelikle dünyanın en değerli duygusu olan sevgiye, insanoğlu kendi eliyle leke düşürüyor. Göz açıp kapayıncaya kadar geçen ömürde sevgiye düşen bu leke ise yaşamı zehir ediyor.
İki yüzlü sevgiler, toplumsal yaşantıyı adeta felce uğrattı. Kimse kimseye güvenemiyor. Herkes, kendi çapında uyanıklık peşinde. Kimden ne zarar geleceği bilinmediği için yaşanan tereddüt ruhları yıprattı.
İnsanlığa hizmetin, insanlığa hürmetin yerini paraya hizmet ve paraya hürmet alınca insanlar, sevgiden aldıkları yaşam enerjisini kaybettiler. Yüreklerdeki yaralar, dost tarafından açılınca insanların yüreklerinde izi bir daha asla kaybolmayacak yaralar oluştu.
Dost tarafından parelenen insanlığın güneşi battı. Batan güneşin adı sevgi. Sevgi güneşi batan insanlık, bambaşka bir ruh haline büründü. Yürek sevmekten imtina edince ruh yorgun düştü. Yalnızlığa ve sessizliğe gömüldü.
Kalpler ölü, beyinler uyuşuk. İsitkametler şaşmış. Herkes birbirinin ayağına çelme takmak ve düşürmek, sonrada düşene bir tekme vurmak için fırsat kolluyor. Düşünmeye ve üretmeye zaman bulamayan insanlık, zamanı israf ettiğinin dahi farkında değil.
Toplumdan kaçan insanlar, kendi kabı içerisinde yaşamak istiyor. Kurbağa misali boğulursam kendi deremde boğulayım zihniyeti içerisinde okyanuslara açılmaktan korkuyor. Üç günlük dünyada kendine etmediği zulmü bırakmıyor. İnsanlar, birbirlerine diken muamelesi yapıyor. Aman elime ayağıma batmasın.