Anne ve babalar, çağın gereklerine göre kendilerini donatamadıkları için çocuklarına hitap edemiyorlar. Yuvalarında aradığı huzuru bulamayan, her geçen gün biraz daha bunalan gençlik ise kendilerini sokağa atıyor. Gençliğimizin azımsanmayacak oranda bir kısmı bizzat aileleri tarafından acımasız sokaklara itiliyor. Bizler ise böyle bir gençlikten medet umuyoruz.
Günümüüz gençliği, en fazla kendilerini çağın gereklerine göre donatmış, geliştirmiş ve kendilerine arkadaş, yoldaş olacak anne ve babalara ihtiyaç duyuyor. Anne ve babalar, gençliğin bu isteğini yerine getiremez ve evlatlarına rehberlik edemezlerse gençlik, acımasız sokakların kurbanı olur ki bu aile açısından yitirilen evlat, toplum açısından da yitirilen gençlik anlamına gelir.
Anne ve babaların, şunu da çok iyi bilmesi gerekir ki çocuklarını sokağa kaptırdıktan sonra onları, sokaktan çekip almaları imkansızdır. Çünkü sokaklar, gençliğin yakasından tutmayı bir başardı mı daha da bırakmaz. Zamanla gençliği içine çeker ve yutar. Bunun önüne geçebilmek için aileler ve gençliğin, geleceğe el ele yürümesi gerekir. Aileler, evlatlarının dertlerine ortak olmalı ve sorunlarını paylaşmalıdır.
Toplum ise gençliği kınayıp durmak yerine onlarla haşır neşir olmalıdır. Toplum olarak en fazla göğsü iman, kafası fikir dolu gençliğe ihtiyacımız var. Böyle bir gençliğin her birisi bir Fatih, bir Yavuz, Bir Kanuni, bir Akşemsettin, bir Şeyh Edebali olur. Böyle bir gençlik ile ülkemiz, geleceğe güvenle yürüyebilir.