Bir inanç ve ideolojinin siyasi açıdan anlam ifade edebilmesi için ekonomik ve askeri güce sahip olması gerekir. Günümüzde İslam ülkelerine bakıldığı zaman maalesef ekonomik ve askeri açıdan yeterli güce sahip olmadığı için siyasi alanda söz sahibi olamamaktadır. İslam ekonomik ve askeri açıdan yeterli siyasi güce sahip olamayınca İslam'ı, siyaset sahnesine sürenler de maalesef Müslümanlar değil, başkaları oluyor. Oysa günümüz dünyasının başkaları tarafından değil, bizzat Müslümanlar tarafından siyaset sahnesine sürülmüş İslam’a ihtiyacı vardır. Günümüzde İslam'ı destekleyen askeri güce, üst düzey örgütlere ve karar mekanizmalarına bakıldığı zaman Müslüman olmadıkları açık bir şekilde görülür. İslam, İslam dışı odakların kontrolünde olunca siyaset dünyasında üstlenmesi gereken rolü bir türlü üstlenememektedir. Günümüz Müslümanları ise büyük bir organizmanın sadece gövdesini oluşturmaktadır.
Bu organizmada kafayı ise maalesef Müslüman olmayan odaklar oluşturmaktadır. İslam, Müslüman olmayan odaklar tarafından siyaset dışına itilmek yerine günümüzün acımasız hesaplaşmasında araç olarak kullanmayı tercih etmektedirler. Kısacası kafayı korumak için gövdeyi yani Müslümanları hedef yapmaktadırlar. Günümüzün Müslüman diye anılan IŞİD, PKK/PYD, FETÖ/PDY gibi Avrupa'nın ve ABD'nin ürettiği terör örgütleri bunun en büyük delilidir. Günümüz Müslüman toplumları, büyük ekonomik kaynaklar ve stratejik sahalarda yaşamalarına rağmen bu ekonomik kaynakları ve stratejik sahaları yönetecek devlet sistemine sahip olmadığı için İslam, İslam dışı odaklar tarafından siyasette araç olarak kullanılmaktadır. Örneğin Suudi Arabistan çok büyük bir ekonomik güce sahip olmasına rağmen bu ekonomik gücü yönetecek siyasi yani devlet yapılanmasına sahip olmadığı için dünyada söz sahibi olmayı bir türlü başaramamıştır. İslam dünyasının içinde bulunduğu bu vahim tablo karşısında Türkiye, öylesine anlamsız bir tavır takınmaktadır ki Türkiye'nin bu tavrını anlamsız kelimesi bile anlatmak da maalesef yetersiz kalır. Günümüzde acımasız bir şekilde verilen güç mücadelesi İslam dünyasının etrafında şekillenmektedir.
Türkiye, bu güç mücadelesinin tam göbeğinde bulunmasına rağmen dini siyasete bulaştırmamak gibi bir hayalin peşinde koşmaktadır. Ülkemizde din, siyasete boğazına kadar batmış olmasına rağmen geçmişten günümüze kadar bu sürekli olarak görmezlikten gelinmiştir. Ülkemizi huzur ve refaha götürecek yol, aslında dışladığı ve reddettiği unsurlarda saklıdır. Türkiye, günümüzde acımasızca verilen güç mücadelesinde İslam'ı kendisi temsil ederek, hatta bu hususta hak iddia ederek, aktif roller üstlenerek bağımlı ve küçük ülke olma kaderinden tereyağından kıl çeker gibi kurtulabilir. Ülkemiz üzerinde oynanan oyunların, yapılan kavgaların en büyük sebebi, ülkemizin sahip olduğu büyük gücü İslam dışı odakların kendi lehlerine kullanabilmeleridir. Ülkemiz, üzerinde oynanan oyunlara, yapılan büyük kavgalara kendi amaç ve iradesini ortaya koyarak karşı koyabilir. Günümüzde emperyalist ve kapitalist güçlere karşı bundan başka bir mücadele yolu da yoktur.