'Yayın Yasağı' Kararına Büyük Tepki

27 Aralık 2014'e kadar sürecek olan 'Yayın yasağı' kararı, "Şöhret ve hakların korunması, kişilik zedelenmemesi" gerekçesi ile Ankara 7'inci Sulh Ceza Hakimi tarafından verildi. Bu karar için başvuruyu Ak Partili eski bakanlar Muammer Güler, Erdoğan Bayraktar, Zafer Çağlayan ve Egemen Bağış ile ilgili rüşvet, yolsuzluk suçlamalarını soruşturan Meclis Komisyonu gerçekleştirmişti.

SİYASET - 2014-11-27 10:58:27

Son 30 yılda 38 sorulturma komisyonu kurulmasına rağmen hiç bir soruşturma komisyonu döneminde böyle bir yasak için başvuru yapılmadı ve 'yayın yasağı' kararı alınmadı. 22'inci dönem olan Ak Parti'nin ilk iktidar olduğu dönemde ise 5 Komisyondan 5 Yüce Divan kararı çıktı.

 

Bu karar herkes tarafından büyük tartışma yaratırken Gazeteci Dernekleri, sansürün kabul edilemeyeceğini söyledi. Muhalefet partileri ise “Meclis’e sansür gölgesi düştü” şeklinde bir değerlendirmede bulundular.

 

Gelen diğer tepki ve açıklamalar ise şöyle:

 

"YASAK BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ZEDELEMİŞTİR"


'Yayın yasağı' kararı en çok Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Basın Konseyi'nden tepki aldı. Konsey tarafından yapılan açıklamada bu durumun basın özgürlüğünü zedelediğini söylenirken, açıklamada “17 Aralık Komisyonu için yayın yasağı getirilmesi sansürdür. Yasak basın özgürlüğünü zedelemiştir. Demokrasilerde her türlü siyasi tartışmanın halk ile paylaşılması esastır. Yayın yasakları ile olayların kamuoyuna aktarılmasının engellenmesi Anayasa’ya da aykırıdır. Ne kararının dayandırıldığı Basın Kanunu ne de Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yayın yasağına olanak sağlayan bir düzenleme yoktur. Karar, Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası anlaşmalarla da bağdaşmadığı gibi, demokratik toplumların vazgeçilmez öğesi olan, halkın haber alma hakkını ortadan kaldırmaktadır. Hukuka aykırı durumun acilen hukuk tarafından ortadan kaldırılmasını diliyor, ifade özgürlüğü ve halkın haber alma hakkına karşı yapılan ihlal girişimini kınıyoruz.” denildi.

 

 

"TOPLUMUN BİLGİ ALMA HAKKININ KISITLANMASI DEMOKRASİYE HAYKIRIDIR"


Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu ise konuyla ilgili olarak “Kamu görevlileriyle ilgili soruşturmalarda toplumun bilgi alma hakkının kısıtlanması demokrasiye aykırıdır. Bu karar, Anayasamızın 26. maddesinde güvence altına alınmış olan ‘Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti’ne açıkça aykırıdır. Anayasamızda açıkça emredildiği üzere, ‘Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.’ Karar aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesine ve bu maddeye dayanan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yerleşik içtihatlarına açıkça aykırıdır. Kamu görevlileriyle ilgili soruşturmalarda toplumun bilgi alma hakkının kısıtlanması demokrasiye aykırıdır. İfade özgürlüğünün hangi şartlarda kısıtlanabileceği ulusal ve uluslararası hukukta açıkça düzenlenmiştir. Verilen haberlerin objektif olması, güncel olması, kamunun bilgilenmekte menfaati olması karşısında bir kısıtlama getirilemez. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 157. maddesinde düzenlenmiş ‘Soruşturmanın Gizliliği’ ilkesi kamuoyunun doğru bilgilendirilmesinin karşısına bir engel olarak çıkarılamaz. Aynı şekilde Basın Kanunu’nun 3/2. maddesi yayın yasağı getirilmesine son derece kısıtlı biçimde izin vermiştir.” 

 

 

"BU YASAK YOLSUZLUK İDDİALARI ÜZERİNE PERDE ÇEKMEK İÇİNDİR"

 

Viyana merkezli Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) de gelen bu ''yayın yasağı' kararına oldukça tepkili. IPI Basın Özgürlüğü Yüksek Danışmanı Steven M. Ellis, bu kararın yolsuzluk iddiaları üzerini kapama amaçlı olduğunu belirtirken “Yolsuzluk iddialarının üzerine perde çeken bu yayın yasağı kararı, yaşamsal bir kamu çıkarı konusudur. Yasak, hukukun üstünlüğüne güveni sarsacak ve demokrasiye daha fazla gölge düşürecektir” şeklinde açıklamalarına devam etti. Ayrıca bu karar ile birlikte yolsuzluğun körükleneceği söyleyen Ellis, “Bu ne suçlananlara ne de Türk halkına hizmet ediyor” dedi.

Günün Diğer Haberleri