36 yaşında evli ve iki çocuk babası olan Atalay Demirci aslen Samsunlu olup Ankara’da yaşamaktadır. 3 yaşında babasını maden ocağı kazasında kaybeden Atalay bir süre amcası ile yaşadıktan sonra 9 yaşından 18 yaşına kadar yetiştirme yurdunda kalır. Annesini 35 yıl üzerine tanıması ise Atalay’ın hayatındaki tek sır perdesi. 1996 yılında kanser olduğunu öğrenir. 2 yıllık tedavi süresinden sonra tekrar hayata tutunma adına başka şeyler yapmam lazım diyerek sahne hayatına başlar. Bu aşamaya gelene kadar Türkiye ve dünyanın birçok yerinde gösteriler ve radyo programcılığı yapan Atalay’ın 1 şiir albümü ve 3 şiir kitabı bulunmakta. Atalay Demirci ile kansere yakalandığı süreç hakkında sohbet ettik.
Ne kanserine yakalandınız? Öğrendiğinizde ilk tepkiniz ne oldu?
Karın boşluğumda tümör vardı. İki ameliyat, kemoterapi derken geçti çok şükür. Ne yarın mı ameliyat olacağım? Yani peki ne yapalım hayırlısı olsun dedim.
Hastalığınızda size en çok destek olan kimdi?
Başta ailem olmak üzere yakın dostlarım ve arkadaşlarım beni hiç yalnız bırakmadı.
Hiç ölüm korkusu yaşadınız mı?
Ölüm hiçbir zaman korktuğum bir şey olmadı. Her zaman ölümün en hayırlı olanını diledim Allah’tan.
Hastalığınızda bir süre hastanede yattınız bu süreçte dünyaya bakış açınız nasıldı?
Aslında hastaneye yatmadan önce ya da çıktıktan sonra dünyaya bakış açımda bir değişmede olmadı diyebilirim. Ama bir karar verdim artık hiçbir şeyi içime atmayacaktım kendi kendime söz verdim. Konuşmaya karar verince mevzu bu noktalara geldi.
Kanser hastalarına söyleyecek birkaç sözünüz olsa ne dersiniz?
Hastalık Allah’tan kullara günahlara kefaret için verilen bir hediyedir. Kabul buyurup sabretmek ve şükür ile karşılamak en doğru olandır o zaman hastalık insanı çok yıpratmaz.
Hastalığı yenmiş bir insan olarak kanser hastalarına bakış açınız nasıl?
Aslında bunların imtihanın bir parçası olduğunu biliyorum ama üzülüyorum da. Aynı şeyleri yaşadığım için kanser hastaları için dua etmekten başka yapabileceğim bir şey yok.
Sahnedeki yorgunluk ve hayatınızda var olan yoğunluğun hastalığı tekrar tetiklemesinden endişeniz var mı?
Tam tersi yoğunluk bazen en güzel tedavi şeklidir. Kendimi dinlemeye zamanım kalmıyor. Sağlıklı ve doğal beslenmeye çalışıyorum. Spor yapmaya çalışıyorum korunuyorum yani. Ama Allah ne verir ne vermez bilinmez hep dua ediyorum.
Türkiye’nin en tanınan Stand-Up’çısı oldunuz halkın bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ünlü olmuş olabilirim ama bende halktan biriyim. Ayakta alkışlanmak ya da çok önemsenmek değil amacım. Gösteri yapınca mutlu oluyorum eğer beni izleyen birkaç kişiyi de mutlu edebiliyorsam çok güzel. Yıllardır hayatımı sahneye çıkıp gösteri yaparak kazanıyorum. Çevremden olumlu tepkiler alıyorum. Tabi tavrı değişenlerde de var, eskisi gibi olanlar da. Açıkçası çok önemsemiyorum. Önemli olan benim tavırlarımın değişmemesi.
ÖZEL HABER