İnsanlarla muhabbette öncelik Allah’ın rızası olmalıdır. Ancak böyle olunca da insanlar, bizleri çok istismar ediyor diye düşünebilirsiniz. Buna rağmen Allah’ın rızasını kazanmak için insanlarla muhabbeti sürdürmeye, onlara tebessüm etmeye değmez mi?
Değer dostlar, hem de öyle bir değer ki ahirette mizanın kurulduğu o gün, belki de insanlara karşı olan muhabbetimiz, onlara karşı gösterdiğimiz tebessüm sayesinde cennetin kapılarını aralayacağız.
Günümüzde birbirimizi kullanmak için türlü türlü hilelere başvururuz. Örneğin iş yerinde en meşakkatli işlerin hep başkasına kalmasını isteriz. Ortada bir kabahat olur, hep başkasını suçlarız. Sorumluluk almamak için taşın altına elimizi sokmak istemeyiz. Yaşamlarımızı başkalarının istismarı üzerine kurmuşuz da bundan bi haber gibi yaşıyoruz ya biz insanoğlundan daha maharetli bir canlı bulmak zordur.
Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki olanlara akıl sır erdirmek gerçekten zor. Sussanız kabahatli olursunuz, konuşsanız hakkınızda türlü türlü sözler söylerler. İçinizi boşaltmak için bir ağlayım deseniz ve bunu birisi görse, kim bilir ne suç işledi de ağlıyor der. İnsanlara yardımcı olmak için gayret sarf edersiniz, niyetiniz karşıdakinin de huzura kavuşmasıdır. Gel gör ki sonunda kabahatli siz olursunuz. Kısacası bu devirde en sevdiğimiz şey olayları kendi küçük dünyamız içinde yorumlayarak her şeye bir kulp takmaktır.
Kimseden bir şey beklemesek de herkesten, her şey bekleriz. Hiçbir şey bilmediğimiz konularda dahi yorum yapmaya bayılırız. İşin özü sığ sularda yüzmeyi severiz de derinliklere dalıp yaşamın sırlarını çözmekten korkarız. Ama aydınlığa ulaşmak için karanlığın sırrını çözmek lazım.