Sinsi ilerleyen ve körlüğe kapı aralayabilen göz tansiyonu tüm dünyadaki körlüklerin ikinci nedeni olarak karşımıza çıkıyor.

Glokom gözde ağrı, bulanık görme, kızarıklık, renkli halkalar görme, kusma ve mide bulantısı ile kendini gösteren bir hastalık olduğunu kaydeden Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Göz Sıhhati ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Özgür Şanlı, göz tansiyonu hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.

Göz tansiyonu nedir

Göz tansiyonu diğer isimiyle glokom, tüm dünyada yaygın olarak görülen bir göz hastalığıdır. Sinsice ilerleyip görme sinirine hasar vererek körlüğe dahi kapı aralayabilir. Beslenmesini göz içinde bulunan sıvılar aracılığı ile yapan göz; bu sıvıları kanallar yardımı ile dışarı atar. Göz içindeki sıvının yapımı ile atılma arasındaki balansın bozulursa göz içinde normalden fazla sıvı birikir. Bu sıvı da basınç oluşturarak göz siniri ve sinir tabakasındaki sinir liflerine zarar verir. Göz sinirine zarar verecek düzeyde göz içi basıncına sahip olunmasına göz tansiyonu denir.
Körlüğe kapı aralayabilir

Erken dönemde rastgele bir belirti vermeyen göz tansiyonu, ağır ağır ilerlediği için görme alanındaki azalma ve kayıp, hasta tarafından tez fark edilmez. Erken teşhis hastalığın ilerlemesini durdurabilir. Bunun içinde düzenli olarak göz kontrolü olunması gerekir. Göz sinirinde tahribata kapı aralayan bu hastalıkta gün geçtikçe görme azalır. Belirtiler de gözde ağrı, bulanık görme,kızarıklık, renkli halkalar görme net görememe, mide bulantısı ve kusma şeklinde olur.

Dünyadaki körlüklerin ikinci nedeni

Rutin olarak yapılan göz kontrollerinde daha başlangıç evresinde bir göz tansiyonu dahi tespit edebilir. Bu yüzden göz tansiyonu olaylarının artış gösterdiği 50'li yaşlardan itibaren kesinlikle göz kontrolü yapılmalıdır. Zira göz tansiyonuna bağlı oluşan görme kayıplarında geri dönüş yoktur. Tüm dünyadaki körlüklerin ikinci nedenidir. Bilhassa 40 yaşın üzerindekiler, ailesinde glokom bulunanlar, şekeri, hipertansiyonu, İileri derecede miyop ve damar hastalığı olanlar, uzun müddetli kortizon rehabilitasyonu alanların riziko altında olduğunu unutmamak gerekir.

Çözümsüz değil

Göz tansiyonun rehabilitasyonunda hasta daimi kontrol altında tutulmak zorundadır. Düzenli takiplerle ilaçla kontrol altında tutulabilen h/astalar ömür boyu ilaç kullanmak zorundadır. Bir takım vaziyetlerde başlangıçta yeterli olan ilaç rehabilitasyonları giderek ihtiyacı karşılamayabilir. Bu vaziyetlerde cerrahi metotlar düşünülmelidir. Göz tansiyonun tarzına ve tipine göre uygulanabilecek lazer rehabilitasyonları de mevcuttur. Bu rehabilitasyonlar kalıcı analiz eder sağlayarak hastanın ömür boyu ilaç kullanmasına da mani olabilir. Bu hastalıkta en ehemmiyetli nokta düzenli göz kontrolünü atlamamaktır. Göz tansiyonunun gelişiminde beslenme şeklinin ve vitamin eksikliğinin bir rolü olmasa da meyve yemeyi savsaklamamak gerekiyor.