İnsanlar, yaşamanın zevkine varamadıklarından dolayı mutsuzlar. Günümüzde sosyal açıdan elinde birçok imkan olan, sosyal medya sayesinde sanal ve gerçek yüzlerce arkadaşa sahip olan insanlar, derin bir yalnızlık içerisindeler. Kendimize güvenmediğimiz ve kendimizi zayıf hissettiğimiz için kendimizi küçük görüyor ve başkalarının en ufak bir başarısını dahi kıskanıyoruz. Bütün bunların altında yatan neden ise kendimizle barışık olmamaktır.
İnsanlar, öncelikle ruhlarındaki enerjiyi hissetmeli ve bu enerjiyi bedenlerine yayarak kendi güçlerinin farkına varmalıdırlar. İnsanlar, sosyal bir varlık olduklarını ve düşünceleriyle yaşamlarına yön verdiklerini unutmamalıdırlar. Günümüz bilgi çağında her taraftan bilgi yağmuruna tutulan insanlar, çoğu zaman yoğun bir düşünce selinin içerisinde kaybolup gitmektedir. Yine sosyal bir varlık olarak kendilerini ve çevrelerini sorgulayarak eleştirirler. Ancak okumayan ve kendilerini bilgiyle donatmayan insanlar, kendilerini belli kalıpların içerisine oturttuğundan dolayı yaşama tek bir pencereden bakmakta ve kendilerini güvende hissetmek içinde yaşamlarına açtıkları o pencereye aşırı aidiyet duygusu ile bağlanmaktadırlar.
Günümüzde yaşamın zor koşulları ile mücadele etmek zorunda kalan insanlar, adeta azgın dalgalara direnir gibi yaşamın zor koşullarına direnmektedir. Bu direnç sonunda hedefleri gerçekleştirerek başarıya ulaşmanın tek yolu ise insanların, kendilerine güvenerek yaşamlarına farklı pencereler açması ve kendi yarattığı korkularına hapsolmaması gerekiyor.
İnsanların, yaşamlarına farklı pencereler açması için kendileriyle barışık yaşamayı öğrenmesi gerekiyor. İnsanlar, yaşamlarına farklı pencereler açtıkça yapabileceklerinin sınırını olmadığını görecek ve yaşamlarında imkansız olarak gördükleri hedeflerin peşine hiç korkmadan ve büyük bir azimle düşeceklerdir.
İnsanlar, kendilerini içerisine soktukları ve aidiyet duygusuyla bağlandıkları kalıpları hiç korkmadan kırmalı ve yaşamlarına farklı pencereler açarak yaşamlarında doyum sağlamalıdır. Kalıplar kırıldığı zaman karanlık bir ortamdan aydınlık bir ortama çıkılacağı için ilk başta gözler kamaşsa da cesaretle o aydınlığa yürümek gerekir. Bu cesareti gösteremeyen insanlar ise kendi korkuları içerisinde boğulacağından kendi kendilerinin kurbanı olurlar.