Günümüzde ruhumuzu yıpratan ve bizleri yaşamaktan yıldıran en önemli husus sevgisizliktir. Birbirimizi anlayamadığımız için sevemiyoruz. Birbirimizi anlayamadığımız için hoşgörüsüzüz. Birbirimizi anlayamadığımız için birbirimizden şüphe ederek birbirimize güvenmiyoruz. Birbirimizi anlayamadığımız için birbirimizden korkuyoruz.
Cahillik insanın başına derler ya gerçektende öyle. Yaşam hakkında bilgisiz olduğumuz için birbirimizin işini zorlaştırıyoruz. Birbirimizden uzaklaşıyoruz. Yaşamdaki tecrübelerimizi bilgiye çevirip kullanamadığımız sürecede birbirimizi sevemeyeceğiz.
Yaşamda sadece amaçlarımız olmamalı, bu amaçlarımız doğrultusunda yaşayacak kadar idealist olmalıyız. Karşı tarafı değil, kendimizi eleştirecek kadar güçlü bir kişiliğe sahip olmalıyız. Başkalarına hoşgörülü davrandığımız sürece mutlu ve huzurlu yaşayacağımızı unutmamalıyız.
Sevgi, yaşadığımız hayat içerisinde en önemli değerdir. Sevgi ile yaşamlarımızı bütünleştirdiğimiz gün yaşamı özümseyeceğiz. Hiçbirimiz, yaşadığımız kültürden ve toplumdan bağımsız değiliz. Türk toplumunun kültürel ve toplumsal yapısıda sevgiye dayanır. Bu yüzden Avrupa’nın sevgisizliğini yaşamlarımıza yerleştirmeye çalışacağımıza, kendi kültürel ve toplumsal değerimiz olan sevgiye sıkı sıkı bağlanmalıyız.
İnsan, kendisini tanıdıkça bilinçli şekilde yaşar ve diğer insanlarla etkili iletişim kurar. Bir insanın, kendisini tanıması için kendisini sevmesi gerekir. Yani kendimizi anlayabilmemiz içinde kendimizi sevmek zorundayız. Kendini sevmek ya da kendini düşünmek, toplumumuzda bencillik olarak algılansa da asla bencillik değildir. Çünkü kendini düşünmeyen insan, başkalarını hiç düşünmez. Kendini sevmeyen insan, başkalarından nefret eder. Demek ki huzurlu, sevgi dolu, hoşgörülü bir toplum için önce kendimizi sevmeli ve düşünmeliyiz.
Bir insanın yaşamında temel kendisidir. Temel ne kadar sağlam olursa o temel üzerine inşa edilen yaşamda o kadar sağlıklı olur. Bir insan, yanlış yolda da olsa temel sağlamsa doğru yolu mutlaka bulur. Yaşam şartları ne kadar zor olursa olsun, o temelden aldığı güçle mücadeleyi bırakmaz. Bu temel ise insanın kişiliği ve karakteridir.
Huzurlu bir yaşam ve toplum için birbirimizi anlamak, yıkıcı değil, yapıcı olmak, karşımızdakine anlayış göstermek, yaşamdaki tecrübelerimizi bilgiye dönüştürmek, duygu ve düşüncelerimizi en iyi şekilde ifade etmek istiyorsak bunun tek yolu sevgiden geçer.
İlk önce kendimizi sevmemiz ve bu sevgimizi topluma yansıtmamız dileğiyle...