Çocuklarımızı görmezden gelen bir toplumumuz ve bu toplumun ürettiği bir medya var. Medyamızda siyasetten ekonomiye, tarımsal ürünlerden nice gereksiz konuya kadar birçok mesele masaya yatırılarak tartışılsa da çocukların geleceği nedense tartışılmıyor. Bu sistem, dünyada da farklı değildir. Yetişkinler, çocukları yok farz ederek sadece olumsuzluklarda onları fark edip şikayetçi olurlarsa en büyük vebali omuzlarına yüklenirler.
Sanki toplumun günah keçileri çocuklarmış gibi çocuklardan devamlı şikayet ediyoruz. Eğitim sisteminin yetersiz olduğundan, ders kitaplarının içeriğinden, büyüklere karşı saygısız olduklarından, teknolojinin esiri olduklarından ve disiplinsiz yaşam tarzlarından sürekli şikayet ediyoruz. Ama sadece şikayet ediyoruz.
Çocuklarımızın sorunlarını göz ardı ediyoruz. Onların sorunlarına yönelik fikir üretemediğimiz gibi onlara bir yaşam felsefesi de sunamıyoruz. Onlar için bir şey yapamadığımız gibi onlara haksızlık üstüne haksızlık ediyoruz.
Biz, bugün ektiğimizi biçiyoruz. Gençler üzerine düşünen, kafa patlatan, onlara yol gösteren aydınlarımız yok. Onları gündemde tutmuyoruz. Çocuklarımız bugün sudan çıkmış balık gibi bir o yana bir bu yana savrulup duruyorlar. Onları belli bir istikamete sokacak fikirlere, önerilere ihtiyaç var. Onların, kendileri hakkında yazılıp çizilmeye ihtiyaçları var. En önemlisi onlar, büyüklerinden sadece sevgi istiyorlar.
Ama onu da çok görüyoruz ya yazıklar olsun bizlere.
Bugün çocuklar, büyüklerinin karizmasını çiziyorlarsa suç onların değil, bizim. Sonuçta karizmamız çizilmesin diye onlar yetişirken bizler, onları aksatmadık mı?