İnsanlar, hayvanlara tecavüz ediyor, işkence ediyor ve onları yaralıyorsa, insanlar bu kadar acizleşmiş ve alçalmışsa sözün bittiği yerdeyiz demektir. En kötüsü de hayvana şiddet, ülkemizde de hiç küçümsenmeyecek oranlarda.
İnsana uygulanan şiddet ile hayvana uygulanan şiddet arasında hiçbir fark yoktur. Günümüzün şiddette sınır tanımayan sosyopat insanları ise kendinden daha aciz gördükleri her canlıya, her türlü şiddeti uygulayabilirler. İnsan ya da hayvan hiç fark etmez.
Toplumun, hayvanlara yapılan şiddeti kesinlikle küçümsenmemesi ve tepki vermesi gerekir. Çünkü bugün hayvana her türlü şiddeti uygulayan bir sosyopat, yarın insana da hiç acımadan her türlü şiddeti uygulayabilir. Kişiliği gelişmemiş korkaklardan oluşan sosyopat tipler, uyguladıkları şiddet karşısında hiçbir vicdan azabı çekmezler. Onlar, içlerindeki acizliği, yetersizliği topluma şiddet olarak yansıtacak kadar zavallılardır.
Bu sosyopatların en çok korku saldığı kesim ise şüphesiz anne ve babalardır. Çocuklarını bu sosyopatların şiddetinden korumak isteyen anne ve babalar, haklı olarak çocuklarını gözlerinin önünden ayırmak istememektedirler. Sosyopatlar tarafından çürütülmeye çalışılan tüm toplumsal ve ahlaki değerler ile aileler, sadece çocuklarını gözlerinin önünde tutarak mücadele edemezler. Ailelere düşen en başlıca görev sevgi ve saygı dolu çocuklar yetiştirerek topluma kazandırmaktır. Çocuklarıyla sürekli iletişim halinde olarak onları anlamaya çalışmaktır. Çocuklarının sorunlarını çözerken onlarında sesine kulak vermek, sadece kendi sözünü yürütmemektir. Toplumsal bilinci olan çocuklar yetiştirmektir.
Sosyopatlar, kendilerine saygı duymadıkları için dünyada hiçbir varlığı saygıya değer bulmamaktadır. Bunun içinde canlılara her türlü şiddeti uygulama hakkını kendilerinde görmektedirler. Rabbim, bu canilerin şiddetinden öncelikle evlatlarımızı, sonra bizleri, sonra da hayvanları korusun.