Günümüzde kendilerini televizyon dizilerine fena kaptıran insanlar, resmen aşağılanma duygusu yaşıyorlar. Çünkü villalarda geçen, paranın hesabının hiç yapılmadığı sorumsuz yaşamlar karşısında yaşamları sorun yumağına gelmiş gerçek hayatın içerisindeki insanlar karşılaştırıldığı zaman insanın aşağılık hissine kapılmaması mümkün değil.
İnsanlardaki bu aşağılık duygusu, kendisini kimi zaman toplumda şiddet olayları ile dışa vururken kimi zamanda sosyal medya ortamında nefret, hakaret ve tehdit içeren söylemlerle kendisini dışa vuruyor. Öyle ki bu hakaret, tehdit ve nefret dolu söylemler, hal hatır sorma söylemleri gibi sıradanlaştı.
Sosyal medya ortamına girildiği zaman insanların, insanlığa kapılarını kilitlediği çok rahat anlaşılır. Bu durumdan en büyük keyif alan ise şüphesiz iblisin ta kendisidir. İnsafsızlık, sosyal medyada öyle bir hal almış ki insan, 'Ne olacak?' bu insanlığın hali demeden duramıyor. Bu hususta 'iyi olacak' diye hiç kimse kendisini kandırmasın. Çünkü insanlığın durumu gün geçtikçe daha da kötüye gidiyor.
Oysa toplumumuzun yüreğindeki insanlık sevgisini, dayanışmayı başka toplumlarda bulmak imkansızdı. Şimdilerde herkes büyük bir şaşkınlık içerisinde birbirine soruyor. 'Bize ne oldu?' Bu sorunun cevabını bulmak için Brezilya dizilerinin evlerimize konuk olduğu günden başlayarak bugünlere kadar gelmek gerekiyor. O meşhur Brezilya dizileriyle toplumda başlayan kırılma, topluma hiç hissettirilmeden bugünlere kadar geldi. Öyle ki toplum, kırılan parçaları tamir etme fırsatı bile bulamadı. Gerçi tamir edilse de hiçbir zaman gitmeyecek bir çatlak izi daima olacaktı.
Günümüzde insanlar, nefretin, yaşamın dinamitlenmiş köprüleri olduğunu hala anlayamıyorlar. Günümüzde teknolojinin yere düşürdüğü zarafeti, paha biçilmez gelenek ve göreneklerimizi yerden kaldırmak için hiç kimse gayret etmiyor. Ve bir virüs gibi insanların beyinlerine girmiş teknoloji, toplumları sömürmenin en önemli aracı olmuşken insanlar, kendilerini yeniden ayağa kaldıracak sevgiyi nerede arayacaklarını dahi bilmiyorlar. Eskiden insanlar, yaşamın şifrelerini çözebilmek için zamanlarını sahaflarda geçirirken şimdilerde televizyon ve sosyal medya başında geçiriyorlar.
Sonuç ise teknoloji canavarlarından oluşan merhametsiz bir toplum.