Gençlerimiz yaşam dolular ama yaşamlarında doyum sağlayamıyorlar. Yaşamlarından zevk alamıyorlar, sıkılıyorlar, bir kitabı okuyamayacak kadar da sabırsızlar. Sosyal medyada kitaplardan alıntı yaptıkları sözleri paylaşıyorlar. Kendilerinin düşünerek ürettikleri bir şey yoktur. Her zamanki gibi işin kolayına kaçıyorlar. Günümüzde gençlerimizin vakitleri çok fazla ama yaşamlarında çok pasifler. Okumayı sevmiyorlar, kendilerine nasihat eden büyüklerine ise sizler, bizi anlamıyorsunuz diyerek çıkışıyorlar. Sanatla ise ilgileri yoktur. Edebiyat yapmayı çok severler ama icraata gelince kaçışacak köşe ararlar. Kendilerinden geçercesine eğlenmeyi iyi bilirler ama sorumluluklarının farkında dahi değillerdir.
İçimizde gençlerimizi yerden yere vurduğumu düşünenler çoktur ama gençlerimiz, toplumun aynasıdır. Gençlerimiz, yeterli eğitim alamadıkları için üç beş ezberle üstelik çokbilmiş edasında burunlarından kıl aldırmadan yaşamayı maharet sanıyorlar. İşin en acı tarafı da gençlerimiz, ait oldukları toplumun değerlerine göre düşünmüyor ve yaşamıyor. Bu yüzdende yaşamlarında umutlarını yitirmiş, mutsuz şekilde yaşıyorlar. Gönüllerine saplanan hayal kırıklığı oklarının acısını haset ve hırs ile çevrelerinden çıkarmaya çalışıyorlar. Kendileri gibi düşünmeyen büyüklerini yanlış bir hayatın kurbanı olarak görüyor ve onlara acıyorlar.
Gençlerimiz, fikri fikirle eleştirecek bilgi birikimine sahip değiller. Bir görüş kendi fikirlerini desteklemiyorsa o görüşün sahibine parayla satın alınmış insan gözüyle bakıyorlar. Bunun acizlik olduğunun farkında dahi değiller.
Bu gençlerimiz, başka bir kültürel iklimde yetişmediler. Toplumumuz içinde filizlendi ve boy verdiler. Bizim topraklarımızda ve bizim kültürel iklimimizde yetiştiler. Terbiyelerini biz verdik. Ancak basmakalıp düşüncelerimiz içerisindeki karanlık dünyamızı onlara aksettirmeye çalıştığımızdan dolayı onların temel meselelerini anlayamadık. Bunun içinde onlarla devamlı çatıştık.
Sonuç olarak gençlerimizin böylesine sorumsuz, duyarsız yetişmesinde suçlu varsa onlar değil, biz büyükleriz. Berbat olan varsa onlar değil, biz büyükleriz. Büyük olarak bir gün oturup da, "Evlatlarımız, gençlerimiz yeterli eğitim alıyor mu? Toplumsal değerlerimizi öğreniyor mu?" diye düşündük mü?