Bir grup madenci, kirli iş elbiseleri ile bindikleri otobüste birçok koltuk boş olmasına rağmen o koltuklar kirlenmesin diye ayakta seyahat ettiler. O madencilerimizin iş elbiseleri kirli olabilir ama yüreklerinin ne kadar temiz olduğunu örnek bir davranışla cümle aleme gösterdiler. Ve o yürekleri temiz madencilerimize, barınma evlerinde kalan kimsesiz çocuklarımız incir ve mektup gönderdiler. İşte toplum, sevgi ve saygı toplumu olursa böylesine duyarlı ve yüreği temiz çocuklar yetiştirir.
Sevgi toplumunda yetişen çocuklar açgözlü olmaz. Kanaatkar ve şükrü bilerek yetişirler. Örneğin bir babanın, hamile eşine meyve kopardığı ağacın dalına 'hakkını helal et' diyerek yazarak bahçe sahibinden helallik istemesi sevgi toplumunun göstergesi olduğu gibi bu toplumda yetişecek yüreği temiz çocuklarımıza da işaret eder.
Bir toplum sevgi toplumu olursa değil evladına torununa, zihinsel ve bedensel özürlü yeğenine kırk yıldır bakan ninelerimiz yetişir. Ve çocuklarımız, bu ninelerimizi örnek olarak sevgi toplumunun gelecekteki en büyük teminatı olurlar.
Aslında bizim toplumumuz tam bir sevgi toplumu, tam bir zarafet toplumu, bizim toplumumuz insanlık denilen sanatı en iyi şekilde icra eden elleri öpülesi sanatçılarla dolu, toplumumuzdaki insanlarımızın yürekleri o kadar sevgi dolu ki günümüzde sevgiye aç kalmış insanları dahi doyurur.
Önemli olan ne biliyor musunuz?
Geleceğe dair umutlarımızı besleyecek, hayallerimizi gerçekleştirecek yüreği sevgi dolu çocuklar yetiştirmek istiyorsak, çocukların üzerine acımazsızca bomba yağdıran Firavunlarla savaşacak Musa'lar yetiştirmek istiyorsak toplumumuzdaki güzel insanların yüreklerindeki sevgi dolu davranışlarını ekranlara taşımalı, çevremizdeki böyle insanları çocuklarımıza örnek göstermeliyiz.
Kısacası hem toplumun, hem de çocukların ahlakını bozan dizilerle bu iş olmaz.