Gezi parkındaki ağaçlar sökülecek diye sokağa dökülen millet, kadına şiddet karşısında neden sokağa dökülmüyor? Toplumumuzun anneleri olan kadınlarımız, ağaçlardan daha mı kıymetsiz?
Ağaçları bende çok severim. Bir ağaç yetiştirmenin ne kadar meşakkatli bir iş olduğunu da bilirim. Şiddet yanlısı ya da milletin sokağa dökülmesi taraftarı da değilim. Ama kadına şiddet o kadar can yakmaya başladı ki toplumsal bir tepkiyi hak ediyor. Bu yüzden yasal çerçeveler içerisinde sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek ses getirecek etkin gösteri yürüyüşleri tertip edebilirler. Örneğin 'Kadına Şiddete Hayır!' pankartlarıyla sadece Türk Bayraklarının olduğu bütün illerde eş zamanlı düzenlenecek bir gösteri yürüyüşü bu hususta gerekli duyarlılığın tetikçisi olabilir.
Eşini öldüren bir cani büyük bir aymazlık içerisinde 'Her zaman dövüyordum. Bu sefer öldü' diyebiliyorsa, bir başka cani daha iki aylık bebeğinin yanında eşini dövebiliyorsa ve tüm bunlara karşın toplumdan kayda değer tek bir tepki gelmiyorsa hiç kimse, kadınlara değer veren bir toplum olduğumuzdan bahsetmesin.
Son günlerde kadın cinayetlerinde ve kadına şiddette görülen artış yüzünden herkes, erkek faşizminden bahseder oldu. Ama çare üreten yoktur. Kulaklar, kadınların çığlıklarına kapalı olduğu sürece de çare üretilemeyecek. Herkes konuşuyor ama şov yapmak için konuşuyor. Asalımla, keselimle bu iş olmaz. Kaç tanesini asacak, kaç tanesini keseceksiniz.
Problem başka. Problem derinde. Ama kimse, dalarım ve çıkamam korkusuyla o derinlere inmek istemiyor.
Sonuç olarak erkekler, erkek gibi kadına şiddetin karşısında durduğu gün kadınlar içinde güneş doğacaktır.