Çocuklarımızı en iyi şekilde yetiştirebilmek için onların iç dünyalarını çok iyi tanımamız gerekir. Bunun içinde onların en iyi arkadaşları ebeveynleri olarak bizler olmalıyız.
Günümüzde yaşam koşulları zor. Çocuklarımızın istekleri ise bitmek tükenmek bilmiyor. Bizler, onların maddi manada istediklerini nasıl karşılayacağımızın ince hesaplarını yaparken manevi manada isteklerini gözden kaçırıyoruz. Oysa onlar, düşünülmek isterler. Ebeveynlerinin, kendilerini çok iyi tanımasını isterler.
Ebeveynler olarak çocuğumuzu kişilik olarak ne kadar tanıdığımızı hiç düşündük mü? Onların hayallerinin ne kadarını biliyoruz? Onları, yetenekleri doğrultusunda doğru şekilde yetiştiriyor muyuz?
'Çocuktur ne anlar?' sözünü hep yadırgamışımdır. Çünkü onlar, çok şey anlar. Hatta biz yetişkinlerin anlayamayacağı şeyleri de anlar. Biz ise onların dünyadan bi haber olduklarını düşünerek onların kendilerine has bir dünyaları olduğunu anlayamaz ve onları sadece küçümseriz.
Oysa dünyanın en idealist insanları çocuklardır. Çünkü onlar, hayal ederler ve hayallerini gerçekleştirmek için yaşarlar. Ve bizler, onların hayallerinin elinden tutabildiğimiz zaman onlar, bizim çocuğumuzdur. Aksi takdirde sadece bizim çocuğumuzmuş gibi davranırlar.
Yaşantılarımızda bir fazlasını yapacaksak onu da çocuklarımız için yapmalıyız. Ama bu bir fazlası maddi anlamda çocuklarımızın ihtiyacını daha fazla karşılayarak vicdanımızı rahatlamak olmamalıdır. Onlara karşı esas görevimiz onları anlayabilmektir.
Örneğin bir çocuk, ebeveynlerine kendisini doğal yollardan kabul ettiremiyorsa değişik yollara başvurur. Bu yollar ise genellikle yaramazlık, inat etmek, söz dinlememek ve saygısız davranışlar olur. Çocuk, bu davranışlarıyla ebeveynlerine bende bu yaşamın bir parçasıyım, beni de artık görün demek ister. Ama biz ebeveynler, çocuk bu tür davranışlar sergilediğinde hemen yaramaz yaftasını vururuz. Başka ailelerin çocuklarıyla kıyaslayarak onları acımasızca eleştiririz. Ama hiç bizim çocuğumuz niye böyle diye düşünmeyiz?
Çocuklarımıza, kendilerini ispatlamaları için fırsat vermeliyiz. Hata yaptıkları zaman hatalarını anlamalarını sağlamalı ve aynı zamanda hatalarının sorumluluklarını taşımalarına imkan vermeliyiz.
Dünyanın en büyük sanatı çocuk yetiştirmektir. Toplum olarak yetiştirdiğimiz çocuklar ise en büyük şah eserlerimizdir. Onlar üzerinde düşünmeli ve çıkarımlar yapmalıyız.
Marifetin çocuk yapmakta değil, çocuk yetiştirmekte olduğunu hiçbir zaman unutmamalıyız.