Sanki evrene kör bir kuvvet hakimde insanları, birbirlerine acı vermeleri için itiyor. O kör kuvvet, herkesin zihnini ele geçirmişte herkesi bir yoksulluk korkusu sarmış. Yoksullar ise zaten dışlanmış. Yoksulluk, onların kendi beceriksizliklerinin eseri.
Yaşam çok tuhaf bir şey. Çünkü yaşamda en tecrübeli insanlar dahi bu kör kuvvetin hesabını yapamadığından dolayı çoğu zaman son ana kadar hamle yapmakta zorlanmaktadır. Bu da yaşamda önümüze gelen fırsatların birçoğunu geri tepmemize yol açmaktadır. Aslında bu kör kuvvet, yaşamda ektiğimiz tohumların gelişmesine ve iyi bir hasat elde etmemize engel olan ayrık otları gibidir. Yaşamda ektiğimizin tohumların karşılığını alamamamızın bedeli ise kişiliğimizden verdiğimiz tavizler oluyor.
Bu kör kuvvetin yaşamında yarattığı negatif etki ile sevdiği yaşam alanından uzaklaşan insanlar, kendilerini kişilikleri ve karakterleri ile değil de madde ile tatmin etmeye çalışmaktadır. Giyim kuşam ile, değişik saç stilleri ile, lüks dairelerde konfor ve dekor ile kendilerini tatmin etmeye çalışan insanlar mutsuz olurken, bir hırka ve bir lokmaya rıza gösteren insanlar ise mutlulukta zirve yapmaktadır. Çünkü bir hırka ve bir lokmaya rıza gösteren insanın dünyasına kör kuvvetin negatif enerjisi etki edemiyor.
İnsanlar, yaşamlarına negatif enerji yayan kör kuvvete rağmen gülmeyi halen başarsalar da güldükleri şey aslında kendi nefretleridir. Mantığımız, kör kuvvetin yaşamlarımıza ördüğü örümcek ağlarına takılı kaldığından dolayı fikir ve düşünce yerine sürekli olarak nefret üretiyor. Bu nefret ise bizleri o kadar ağır yaralıyor ki yaşantılarımız yerin dibine geçiyor.
Ve bu kör kuvvet yüzünden sarı düş pencerelerimizi de kaybettiğimizden dolayı yaşamın hiçbir anında rahatlama hissedemiyoruz.