Günümüz dünyası psikolojik gerilim açısından en sert yaşamlara sahne olmaktadır. Bu gerilimin en dramatik sahneleri de kapalı kapılar ardında yaşanan aile içi gerilimdir. Günümüzde kadın cinayetlerinin artması ise bu gerilimin somut göstergesidir.
Aile içi gerilimin topluma yansıması ile birlikte artan toplumsal yaşamdaki psikolojik gerilim, insan ilişkilerini tıkadı. Toplumsal yaşam sorumluluk gerektirir. Günümüzde bu sorumluluğu paylaşmak istemeyen insanlar ise birbirlerini önemsemiyor. Birbirlerine destek olmak yerine, birbirlerinin ayaklarına çelme takmayı tercih ediyorlar.
Günümüz toplumsal yaşantısında gerilimi en fazla arttıran etken ise yaşamın hızlı ilerlemesidir. Hızlı ilerleyen yaşamda kararlarını hızlı almak zorunda kalan insanlar, kararlarının birçoğunda yanılınca yaşamları sarpa sarıyor. Yaşamları çıkmaza giren günümüz insanları, etrafı duvarlarla çevrili şık evlerde tutsak hayatı yaşıyorlar. Dışarıdaki yaşamın kabus olduğunun farkında oldukları için duvarları aşmaya cesaretleri yok. Kısacası toplumun içinde bulunduğu psikolojik gerilim, insanların yaşamda yol alacağı ayaklarının birini kırdığı için insanlık her geçen gün geriye gidiyor.
İnsanlar, içinde bulundukları psikolojik gerilime çözüm üretemedikleri sürece zaman daima aleyhlerine işleyecek. Bu noktaya nasıl gelindiğine dair doğru teşhisin konulabilmesi içinde geçmişin çok iyi analiz edilmesi gerekir.
Günümüzde yaşamın bir oyun olarak algılanması doğru olsa da yanlış olan bu oyunun bilinçsizce oynanmasıdır. Bilinçsiz oynanan yaşam oyununun sonucunda ise yetişkinler sessiz, çocuklar tedirgin, birleşen eller ayrılmış, yüzlerden tebessümler eksilmiş, sadece çıkarların söz konusu olduğu bir hale gelinmiş. Bu oyunun kazananı ise belli değil.
Bilinçsiz oynadığımız yaşam oyununda doğru çıkarımlar yapamıyoruz. Yaşama bakan gözlerimiz kir tutmuş. Kirli gözlerle ise ötesini göremiyoruz. Biz istesek de istemesek de diğer insanlarla temasımız sürecek. Yaşam ise bir şekilde akıp gidecek. Önemli olan gerilimin dozunu düşürerek kendimizi hapsettiğimiz küçük küreleri genişletmek.
Unutmayalım ki hayat dünyaya geldiğimizde içi boş bir kitaptır. Bu boş kitabın içini yaşadıklarımızla biz dolduracağız. Bir bakıma kendi romanımızı kendimiz yazacağız. Bu yüzden kurguyu iyi yapar ve fikirleri doğru yürütürsek arzuladığımız huzura kavuşacağız.
Aksi mi?
Onu düşünmeye bile gerek yok. Boş verin gitsin.