İnsanlık, günümüzde büyük bir kaos içerisinde bulunmaktadır. bu kaos içerisinden nasıl çıkılacağına yönelik birçok tartışma yapılsa da kimin haklı, kimin haksız olduğu zeminine oturtulan bu tartışmalar, barışa ses vermediğinden dolayı şiddetin ve kaosun önünde bir bariyer olamayacaktır.
İnsanlık, şiddet ve kaosun önüne kuvvetli bir bariyer örmek istiyorsa ilk önce toplum içerisinde, daha sonrada toplumlar arasında kardeşlik ve dayanışma ağları örmelidir. Bu kardeşlik ve dayanışma ağını da zamanla genişleterek yaşamlarını koruyucu pratikleri olgunlaştırmalıdır.
İnsanlığın, günümüzde şiddet ve kaos içerisinde bulunmasının en önemli sebebi düşünmeye ve düşünceye yaşamlarında yer vermemesidir. Oysa düşünmek ve düşünceye değer vermek insan yaşamındaki en kıymetli olgudur. İnsanlığın barış ve aydınlık içerisinde yaşadığı dönemlere bakıldığı zaman düşünceye ve üretilen fikirlere büyük önem verildiği görülür.
Yaşantılarımıza getirdiğimiz yorumda şiddetin önündeki önemli bariyerlerdendir. Yaşantılarımıza getirdiğimiz yorum benlik kavramına yönelikse içimizde şiddet ve kaos dürtüsü, biz kavramına yönelikse barış ve sevgi dürtüsü harekete geçmektedir. Şunu da unutmamak gerekir ki biz bilinci ile hareket ederek yaşamda koruduğumuz her bağ, şiddetin, kaosun ve yaşamlarımızdaki yoksunluğun boynuna atılan bir ilmiktir.
Her birey, kendi yaşamının komutanıdır. Her komutan, doğru savaş teknikleri kullanarak savaştığı zaman şiddet ve kaos, bireylerin yaşamında barınamayacağı gibi bireyler, yaşamlarını etik bir zemin üzerine oturtur. Ayrıca kıssalardan çıkarılacak hisselerde yaşantılarımız kontrol altında tutmamıza yardım edecektir.
Su gibi akıp giden yıllarla sınırlı olan ömürlerimizi şiddet ve kaosun kölesi olarak kendimize karşı kör bir şekilde geçirmenin hiç kimseye bir kazancı olmayacağı gibi gelecek nesillere iyi bir gelecek devredemeyeceğimiz için en büyük zararı evlatlarımıza olacaktır. Bu yüzden şiddet ve kaosun önünde bariyer oluşturacak ve toplumsal barışa katkı sağlayacak yasalar geliştirmeliyiz. Örneğin kardeşlik yasası, dostluk yasası gibi. Bu yasaları, yaşantılarımızla iç içe geçirdiğimiz zaman birlik ve beraberlik içerisinde huzur dolu bir yaşam yaşarız. Dostumuzda bir olur, düşmanımızda. Tahammülsüzlüklerimiz son bulur. Sözlerimizle, davranışlarımızla birbirimizi öldürmek yerine yaşatırız.
Şiddet ve kaosun önündeki bariyeri kaldıran ve toplumu yıkıcılığa sürükleyen tek sebep ise siyasi manevralardır. İnsanlık gemisini batıran siyasettir. Daha doğrusu siyasete gereğinden fazla verilen önemdir.
Yaşam, öylesine bir gerçeği bizden gizliyor ki hiçbirimiz farkında dahi değiliz. O gerçek ise bir bilim adamının, bir siyasetçiden daha değerli olduğu zaman dünyanın huzura ereceğidir.