Günümüzde depresyon, nezle gibi normal bir rahatsızlık olarak görülmeye başlandı. Aslında buna şaşmamak gerek.
Niye mi?
İnsanlar, saygıyı sevgiyi, örfü adeti, geleneği göreneği eskidenmiş diyerek dışlayıp, kendisine hiç uygun bir model olmayan Avrupai yaşam tarzına özenince içinden bir türlü çıkamadıkları bir buhranın içerisine sürüklendiler.
Kısacası Avrupai yaşayacağız diye edebi pek fazla önemsemeyince buhranda yaşamlarımızın kaçınılmaz bir parçası oldu. Örneğin eskiden büyükler odaya girdiği zaman küçükler derhal toparlanır ve edepli bir şekilde otururlardı. Bir ortamda büyükler konuşuyorsa küçükler, kendilerine sorulmadığı sürece lafa karışmaz ve edepli bir şekilde büyüklerini dinlerlerdi. Büyükler sofraya oturup Besmele çektikten sonra yemeye başlamadan küçükler yemeğe kaşık daldırmazlardı.
Şimdi diyeceksiniz ki hangi çağda yaşıyoruz?
Edebin, görgünün, saygının ve sevginin çağı olmaz. Eskiden yaşamın küçük bir parçası olan bu ananeler, yaşamında huzur kaynağıydı. Mesela insanlar, eskiden hiç depresyona girmezlerdi. Yaşamlarında öyle buhran muhran bir şey olmazdı. Zaten dertte sevinçte, yoklukta varlıkta, hastalıkta sağlıkta birliğin ve beraberliğin hakim olduğu toplumlarda böyle şeylerin olması imkansızdır. Bu tür toplumlarda huzur, bereket ve mutluluk olur.
Şimdilerde bu ananelerin hiçbirisi kalmadı. İnsanlar, sofraya oturduğu zaman büyüklerini beklemeden, Besmele çekmeden ağızlarını suyunu akıtarak yemeklerini yedikten sonra Elhamdülillah demeden geğirerek sofradan kalkıyorlar. Ondan sonrada bereket yok, huzur yok, mutlu değilim, depresyondayım, buhrandayım diye yakınıyorlar. Huzuru, sevgiyi, saygıyı, mutluluğu, bereketi baki kılan edebi, modern çağda yaşıyorum diyerek dışlarsan buhranda olmanda gayet doğaldır.
Günümüzde yedikçe doymayan ve obez olan, yattıkça dinlenemeyen ve hızlı yıpranan insanlar, modernlik ve moda silahları ile kendi ruhlarını katlettiler. Kendilerine dahi saygı duymuyorlar. Ondan sonrada psikolog ve psikiyatri kliniklerinde depresyonlarına şifa arıyorlar.
Oysa şifa, sevgide, saygıda, edepte, imandadır. İnsanlığın, bunlardan başka bir kurtuluş reçetesi yoktur. İnsanlık, bunun bilincinde olarak bir yaşam sürmediği sürece battığı bataklıktan asla çıkamayacaktır.