Hepimiz, bu dünyada İslam’ın neferleriyiz. Ama öyle bir gaflet ve delalet içerisine düşmüşüz ki neferliğimizden eser kalmamış.
İslam’ın iyi bir neferi olabilmek için öncelikle insana saygı duymamız gerekir. Değer vermemiz gerekir. Yetimin başını okşamamız, garibin halini hatırını sormamız gerekir. Zenginin kapısında köle olmamak, yaradılışımızın gayesini bilmek gerekir. Düşmüşe el vermek, hastanın halını hatırını sormak gerekir. Anne babaya hürmet, eşe muhabbet, çocuklara sevgi gerekir.
Daha nice şeyler gerekir de bizler, bu gerekenlerden hangilerini yapabiliyoruz? Zengine hürmet çok anne babaya hürmet sıfır. Dolup taşan huzurevleri bunun delili değil mi? Bırakın insana değer vermeyi, nefes aldığımız her an kendimizi değersizleştiriyoruz. Yetim, garip gördü mü tebessüm dahi etmiyoruz. Hastaya ayıracak vaktimiz zaten yoktur. Kadın ve çocuk cinayetleri had safhaya ulaşmış. İnsanlık cinnet geçiriyor da kimse kimsenin umurunda değil. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın. Zihniyet bu da o yılanın, bir gün bize dokunmayacağının garantisini kim verebilir?
İnsanlık rotasını şaşırmış. Makam, mevki, para, pul ve daha on para etmeyen bir sürü dünyalık için insanlığı yıkmış, yerle bir etmişiz. İnsanlık, tarihinin en büyük afet dönemini yaşarken elde ettiğimiz teknolojik imkanlar yüzünden kendimizi büyük görüyoruz. Akılsızlığımız yüzünden insanlığı necis etsek de ayıbımızı kibrimiz ile örtmeye çabalıyoruz.
İnsanlığı içerisinde bulunduğu afet durumundan kurtarmak için genel seferberlik ilan etmeli ve şeytana pabuç bırakmadan yaşamalıyız. Dünyalık bir koltukta rahat etmek için değil, nefsimizi köreltmek ve kendimizi bilgi ile donatarak şu semada hoş bir seda bırakmak için yaşamalıyız. Kendimizi düzeltmek içinde öncelikle yaramızın farkına varmalı ve gocunmalıyız.
Atalarımız ne demiş?
Yarası olan gocunur.