Adalet, toplumu bar arada tutan ruhtur. Bir toplumda adalet mekanizmasında sarsıntı hissedildiği zaman o toplum için sonun başlangıcı gelmiş demektir.
Bu nedenle toplumda adalet sistemi, makam ve mevki gözetmeden herkese hakkını teslim etmeli ve toplumun adalete olan inancını sarsmamalıdır.
Osmanlının yıkılma sebepleri arasında ekonomik, siyasi, kaybedilen savaşlar gibi birçok neden gösterilir ama Osmanlının esas yıkılma sebebi adalet sisteminde yaşanan çöküntüdür.
Nuh Peygamberin adaleti tesis etmede uyguladığı yedi kanun şöyledir;
1) Adil Olacaksın
2) Allah'a tapacaksın
3) Putlardan uzak duracaksın
4) Cinayet işlemeyeceksin
5) İffetli olacaksın
6) Kan içmeyeceksin
7) Çalmayacaksın
Bu yedi yasadan biri sarsıldığı zaman hukukun temelini oluşturan adalet sisteminde de çöküntü başlar.
Adalet ile temin edilmek istenen kişilerin özgürlükleri, hakları ve toplumsal düzenin tesis edilmesidir. Bu da ancak hukukun üstünlüğü ile olur.
Bir toplumda hukukun üstünlüğü değil de üstünlerin hukuku hakimse o toplumda kargaşa hiçbir zaman eksik olmaz. Çünkü herkes, bir şekilde daha güçlü olmaya çalışarak güçsüzleri ezmeye çalışır.
İlkçağdan beri en fazla önemsenen adalet kavramı, günümüzde de üzerinde en fazla düşünülmesi gereken husustur.
Sokrates, "Adaletin hakim olmadığı bir toplumun var olma gücü ve yaşama hakkı yoktur." sözünü söylerken, Kant, "Adalet, şerefli yaşamaktır. Kimseye zarar vermemektir." derken adaletin önemine en iyi şekilde vurgu yapmışlardır.
Bizde, herkese adil davranılan toplumsal düzen için hukukun üstünlüğü diyerek konuyu bağlayalım.