Dürüstlük, günümüzde hepimize o kadar yabancı bir kavram haline geldi ki dürüst olmayanları çok uyanık adam, dürüstleri ise enayi diye niteler olduk. Yüzümüze gülüp, arkamızdan sövenleri baş tacı ederken, yüzümüze karşı gerçekleri söyleyen dostları yerden yere vurur olduk. Biz, nasıl bu hale geldik?
Aile eğitimimizde başlayan yanlışlar, okul eğitimi ile devam edince yaşam boyu sürecek başarısızlık bataklığına atılmış oluyoruz. Yaşamda uğradığımız her başarısızlığın başarının kapılarını açan anahtar olduğunu algılayamadığımız içinde çevremizdeki insanlarla ilişkilerimizi daha iyi düzenleyemiyor ve insanlığa daha faydalı işler yapamıyoruz.
Keşfettiklerimizden ibaret olan yaşamda kendimizi dahi keşfedemeden yaşadığımız için her şeye rağmen dürüst olarak yaşamayı başarabilen insanlara tahammül edemiyoruz.
Çevremizde her koşulda yalana başvuran, duygularını tüm çıplaklığıyla söylemeyerek dürüst davranmayan insanlar, özgürlüğümüzü ihlal etmektedirler. Ne acıdır ki bizler, bunun dahi farkında değiliz. Ne acıdır ki dürüst olmayan insanların başımıza ördüğü çorapların ağır faturalarını ödeyerek yaşamımızı tüketiyoruz. Yine ne acıdır ki tüm bunların farkında olmadığımız için yaşamımızda en fazla değeri yine bu dürüst olmayan insanlara veriyoruz. Dürüst olan insanlara ise "Dünya adil olsaydı, yuvarlak olmazdı." demek kalıyor.
Her şeye rağmen dünyanın en kazançlı insanları, dürüstlüğü kendisine şiar edinmiş insanlardır. Çünkü her koşulda doğruyu söyleyerek dürüst davranan insanlar, acı çekmelerinin ve utanmalarının önüne geçerek rahat ve huzurlu yaşarlar.
Yunus Emre'nin şu sözü günümüz dünyasını çok iyi özetliyor. "Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen." Günümüzde bizler, eğri olduğumuz için doğruluğu ve dürüstlüğü bulamıyor olabilir miyiz? Günümüzde dürüst insanları içimize kabul etmediğimiz ve onları toplumdan dışladığımız için etrafımızda dürüst insan bulamıyor olabilir miyiz?
Günümüzde dürüstlüğün bedeli maalesef toplumdan dışlanmaktır.