Günümüz bilgi çağının en önemli özelliklerinden birisi hız ve değişimdir. Bu özellikte bilgi çağında yaşayan her bireyin öğrenmeyi öğrenmesini zorunlu kılıyor. Zaten bilginin hızlı değişimi kendi doğasında da vardır. İnsanlar, bilgi çağında yenilikleri takip ederek bilgilerini taze tutmadıkları sürece eskimiş konumuna düşmeye ve itibar kaybetmeye mahkumdurlar.
Günümüzde en iyi okulların eğitim sistemine bakıldığı zaman öğrencilerini öğrenmeye hazırladıkları görülür. Çünkü bilgi çağındaki bilgi toplumunda öğrenmek geçici bir süreç olmaktan çıkarak sürekli bir süreç haline gelmiştir.
Sanayi toplumunda standart bilgilerle çok üretim yapmak önemli olduğu için kalıp bilgi ve tecrübe ön plandaydı. Ayrıca sanayi toplumunda kalıplaşmış bilginin değişim hızı çok yavaş olduğundan yıllarını mesleklerine adamış tecrübeli kişiler, en gözde elemanlardı. Sanayi toplumunda değişime soğuk bakan insanlar yüzünden yapısal olarak belli bir kalıba oturmuş bilginin değişmesine de pek ihtiyaç duyulmazdı. Oysa bilgi toplumunda bilgi, yaşam tarzı olmaktan da öteye geçerek düşünce biçimi haline geldiğinden artık bir amaç değil, araç olarak insanların yaşamına ışık tuttuğu gibi insanları yönlendiren ana unsur olmuştur.
Bilgi toplumunun en değerli iki varlığı 'bilgi insanı' ve 'bilgi organizasyonu' olduğundan dolayı 'öğrenen insan' ve öğrenen organizasyonlar' ön plana çıkarak bilgi çağının temel karakteristiğinin 'öğrenen toplum' olmasının yolunu açmıştır.
Bilgi toplumunun en gözde yıldızları ise sürekli öğrenme, hızlı gelişim, öğrenmeye açık nitelikli insan, öğrenmeye açık ve bilgiye dayanan örgütler ve organizasyonlardır. Sanayi toplumunda maddi unsurlar ön planda olduğu için yenilenmeye ve değişime fazla ihtiyaç olmadığından dolayı beyin gücüne gereksinim duyulmazdı. Sanayi toplumunda işin başındaki beyin takımı işi yönlendirirken diğer insanlar ise monoton şekilde üretime katılıyordu. Sanayi toplumunun bu özelliği zamanla hayata da yansıdığından dolayı insanların yaşamları da monoton haline gelmişti. Bilgi toplumunda ise en değerli insan, kendini sürekli yenileyerek yaratıcı fikirler üretebilen insandır. Bilgi toplumunun bu özelliğini Alvin Toffler, şöyle ifade etmiştir; "21. yüzyılın cahili, okuma ve yazma bilmeyen değil, eski öğrendiklerinden gerektiği zaman vazgeçmesini bilmeyen ve yeniden öğrenemeyen insan olacaktır."
Bilgi toplumunda artık öğrenmenin sürekliliği üzerinde araştırmalar yapıldığından dolayı bilgiyi ezberleyen insanın değil, bilgiye nasıl ulaşacağını öğrenen insanın yıldızı yükselmektedir.
Bilgi çağında, öğrenmenin sürekliliğinin zorunlu hale gelmesinin ülkemizdeki eğitim sistemi anlayışına ne kadar etki ettiği üzerindeki tartışmalar devam ede dursun bilgi çağında, ana sermayenin ve zenginliğin başlıca kaynağının bilgi olduğunun farkına varan toplumlar, eğitim anlayışlarında ve sistemlerinde gerekirse köklü değişikliğe giderek eğitim sistemlerinin, bilgi çağına ayak uydurması için çaba sarf ediyorlar. Ayrıca bilgi çağına girilmesiyle birlikte önemli gelişmeler gösteren bilişim teknoloji sayesinde uzaktan interaktif eğitimler hız kazanmıştır. İnternet sayesinde verilen uzaktan eğitimler ile insanların, kendilerini sürekli yenilemesi, aktif ve yaratıcı olması sağlanmaktadır.
Bilgi toplumunda emir ve komuta zinciri kırıldığından dolayı verilen emirleri bir robot gibi yerine getiren insanlar yerine üretime aktif olarak katılan bilgili insanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bilgi çağında toplam kalite ilkesine göre yönetilmeye başlayan şirketler, gerektiği zaman inisiyatif almaktan korkmayan personellere ihtiyaç duymaktadır.
Bizler, toplum olarak bilgi çağına ayak uydurabilmek için üzerimizdeki uyuşukluktan kurtularak kafamızdaki basma kalıp düşüncelere son vermeli, kendimizi bilgi okyanusunun içerisine bırakarak yeniliklere ve yenilenmeye açık olmalıyız. Hepimiz, öncelikle ezberci zihniyetten kurtulmalı ve öğrenmeyi öğrenmeliyiz. Aksi halde Alvin Toffler''in dediği gibi öğrendiğinden gerektiğinde vazgeçemeyen ve yeniden öğrenemeyen insanlar olarak 21. yüzyılın cahil toplumu oluruz. Kimseyi hoşnut etmeyecek böyle bir sonuçla karşı karşıya kalmayı istemiyorsak en başta beyin gücüne önem vermeyi öğrenmeliyiz.