Şöyle bir etrafımıza baktığımız zaman hepimizin çıldırmış olduğunu fark etmekte zorlanmayız.
Mesela hepimiz, cep telefonu çılgını olmuşuz. İhtiyacımız olmayan özelliklerde lüks telefonlara sırf çevremizde fiyakamız olsun diye olmayan paralarımızı veriyoruz.
İhtiyacımızın çok üstünde lüks otomobillere binme ve lüks evlerde oturma çılgınıyız. Bundaki gerekçemizde telefondaki gibi fiyakamız olsun.
Bütçemize göre karnımızı doyurabileceğimiz birçok restoran olmasına rağmen lüks restoranlara olmayan paramızı yatırarak karnımızı doyurmayı tercih ederiz. Gerekçe yine fiyakamız olsun.
Günümüzün büyük kısmını dedikodu ve gıybete ayırarak zamanımızı da paramız gibi çılgınca israf ediyoruz.
Ramazan ayı yaklaşıyor. İftar çadırlarının üstüne ismini yaldızlı harflerle yazdıran zenginleri yine göreceğiz. Güya iftar yemeği vererek hayır işliyorlar. Yaldızlı harflerle yazdırılan o isim ise gönüldeki amacın fiyaka olduğunun aynasıdır.
İşin kıssası fiyaka çılgınlığına tutulmuşuz ama kimse bunu kabullenmediği için çözümde üretilemiyor.