İnsanların, birbirlerinin mahremiyetleri hakkında bilgi edinmemeye çalışması mahremiyete gösterilen saygıdır. İnsanların, birbirlerinin mahrem haklarına saygı gösterdiği toplumlarda fitne değil, hoşgörü hakim olur.
Toplumsal yaşantı içerisinde farkında olmasak da hepimiz, birbirimiz hakkında önyargılara sahibiz. İnsanlar, vakitlerinin çoğunu bir arada geçirseler de tek bir davranış üzerinden birbirlerini değerlendirdikleri için birbirlerini tam manasıyla tanımıyorlar. Birbirlerini tanımayan insanlar ise toplum içerisinde sorun olmaktan öte bir işe yaramıyorlar.
Oysa insanlar, birbirlerini tanımak gibi bir zahmetin içerisine girseler ve başkalarının değerlendirmelerine göre birbirleri hakkında peşin hükme varmasalardı dünya daha yaşanır bir hale gelirdi.
Dünyada mutluluğu bulamamaktan yakınan insanların, vuslata ermesi için tek yapmaları gereken şey dedikoduya ve fitneye kapılarını kapatmalarıdır.
İnsanlar, yaşamlarında başkalarının değer yargıları ile yaşamak yerine kendi değer yargılarını oluşturmak için mesai harcamalıdır. Böylelikle değer yargılarına inandığı kişi, yalancı ise onun yalanına ortak olmaktan kendisini kurtarır.
Bizim, toplum içerisindeki tek sorunumuz birbirimizi anlamaya ve dinlemeye çaba harcamamamızdır.
İnsanlar, birbirlerinin mahremiyetlerine saygı göstermeyecek kadar ucuzlaşmış insanlarla huzurlu toplumu inşa edemeyeceğini anlamalıdır. İnsanlar, birbirlerinin mahremiyetleri üstündeki örtüyü kaldırmaya çabalamadan şereflerini ve onurlarını korumalıdırlar.